6 Temmuz 2016 Çarşamba

DUYGULAR BULAŞICIDIR



Çevrenizde Öfkeli İnsanlar Var ise Dikkat Edin Duygular Bulaşıcıdır.



Bulaşıcı kelimesi genellikle bizi ürkütür. Bulaşıcı denildiğinde ilk aklımıza gelenler nedense virüsler ve bulaşıcı hastalıklar olur. Çoğunlukla da istemediğimiz ve farkında olmadığımız bir anda bulaşma süreci gerçekleşir. Bir şeyin başka bir şeye bulaşması, yayılması, benzemesi hep kötü müdür? Bulaşıcılık sadece olumsuz durumlara mı özgüdür?
Aslında her birimiz sahip olduğumuz özelliklerden dolayı çevremizdekilere bir şeyler bulaştırma potansiyeline sahibiz. Şöyle bir düşünelim; yanı başımızdaki kişilere bir şeyler bulaştırmak istesek onlara kendimizden neleri bulaştırmayı tercih ederdik? 


Suratı asık bir komşunuza ya da iş arkadaşınıza her gün tebessüm ederek selam vermeye başladığınızda bir süre sonra suratı asık kişinin yüzünde de tebessüm oluştuğunu görmeniz elbette mümkün.

Birçok kez şuna şahit olmuşuzdur; birkaç kişi kahkaha attığında çevrede bulunan diğer kişilerde hiçbir şey anlamadan ve neye güldüklerini bilmeden kahkaha atmaya başlamıştır. İşte bunun adına da bulaşıcı kahkaha deriz.

Tıpkı bulaşıcı kahkaha gibi duygular da bulaşıcıdır. Mutlu insanların yanında bizler de mutlu oluruz. Hüzünlü insanların yanında da farkında olmadan hüzünleniriz.

            Bazen bir kişi birçok kişiye duygularını bulaştırabilir. Zor gibi gözüken durumlar bazen kolayca gerçekleşebilir. Büyük şehirlerde en gergin mesleklerden biri de şoförlüktür. Şoförler arasında en gergini toplu taşıma şoförleridir. Toplu taşıma şoförlerinin en gergin oldukları anlar da sabah ve akşam saatleridir. O saatlerde tıpkı şoförler gibi yolcular da gergin olurlar. Şimdi size tanık olduğum bir an ı anlatacağım; bir gün trafiğin yoğun olduğu akşam saatlerinde otobüse binerken şoförün herkese bir şeyler dediğini fark ettim, ne dediğini anlamaya çalıştığımda otobüse binen her yolcuya gayet mutlu ve güler yüzlü bir ifadeyle, “iyi akşamlar, hoş geldiniz” dediğini işittim. Duraklarda otobüsten inen her yolcu için yine şoförün, “iyi akşamlar, iyi istirahatlar, tekrar karşılaşmak üzere” diye seslendiğine şahit oldum. Sonra bunu fark eden diğer yolcularında gözlerinde tıpkı şoförünki gibi mutluluk ışıltısı belirdi. Toplu taşıma araçlarında genelde gördüğümüz suratı asık gergin insan yüzleri, birbirine tebessüm eden insanların olduğu tabloya dönüştü. Böylelikle sadece bir kişi otobüsteki bütün yolcuların duygularında bir anda olumlu değişikliğin gerçekleşmesine vesile oldu. Hem de en gergin meslek üyelerinden biri bunu gerçekleştirdi.

Bir insana karşı pozitif duygu taşıdığımızda o insanın da bize karşı olumlu duygular geliştirdiğini görürüz. Eğer nefret ettiğiniz bir kişi var ise duyguların bulaşıcılığı ilkesi ile o kişinin de size karşı negatif duygular geliştirmesi çok büyük bir olasılıktır.

Havanızda olmadığınız bir gün gergin bir yüz ifadesiyle yaptığınız espri çevrenizdekileri güldürmediği gibi onlarında yüzlerinde bir gerginlik bırakabilir. Kahkaha atarak çevrenizdekilere can sıkıcı bir konuyu dile getirdiğinizde, konunun can sıkıcılığına rağmen yanınızdakilerin de kahkaha attığına tanık olabilirsiniz.

Kendine güvenen bir satıcıya, yine duyguların bulaşıcılığı ilkesiyle müşterisi de güven duyacaktır. Başarılı satıcıların en karakteristik yanlarından biri de taşıdıkları öz güven duygularıdır. Öz güveni düşük bir satıcının olması durumunda, satıcıya ya da sattığı ürüne duyulan güven duygusu da haliyle düşük olacaktır.

Neşeli bir ortamda çalışan insanların bulunduğu bir işyerine girdiğinizde aynı pozitif enerjiyi sizde üzerinizde hissettiğiniz gibi somurtan kişilerin olduğu bir iş yerine girdiğinizde sizde onlar gibi farkında olmadan somurtabilirsiniz.

Mutlu bir ailede, aile fertlerinden birinin yaşadığı problem yüzünden gerginlik duyması, ailenin diğer üyelerinin mutsuzluğunu da tetikleyebilir.

            Büyük futbol karşılaşmalarında yaşanan küçücük bir tatsızlık bir anda bütün tribünleri ayağa kaldırabiliyor. Bunun en büyük nedeni öfkenin de bulaşıcı olmasıdır. Kalabalıklar içinde en riskli duygulardan biri öfke duygusudur. Birkaç kişinin taşıdığı öfke bir anda tıpkı bir kıvılcım gibi bütün kalabalıkları sarabilir.      

Bulunduğunuz çevrede sevilen bir insan olmak istiyorsanız, önce siz çevrenizde bulunanları sevmelisiniz. Genellikle insanlar “sevilmiyorum” diyerek çevresinde olan kişilere serzenişte bulunurlar. Bu noktada asıl sorgulanması gereken; “ben çevremdekileri ne kadar seviyorum?” ya da “sevdiğim insanlara karşı sevgimi ne kadar gösterebiliyorum?” sorusu olmalıdır.

Bilindik bir yaklaşımla şöyle bir örnek de verebiliriz; siz bir insana ne kadar yaklaşırsanız, karşınızdaki insanda size o kadar yaklaşacaktır. Yani attığınız her bir adım, karşı tarafın da size yönelik bir adım daha atmasını sağlayacaktır. Ama burada beklide en önemli olan nokta şu ki; her zaman için karşı tarafın adım atmasını beklemeden biz adım atmalıyız. Siz karşı taraftan bir adım bekledikçe aynı şekilde karşınızdaki kişide sizden bir adım bekliyor olacaktır. Beklentilerinizin sonuçsuz kalmasını istemiyorsanız düşündüğünüz şeyi karşıdan beklemeden siz onu bir an önce gerçekleştirin.

            Bir kişi tarafından sevildiğimizi bilmek, bizimde o insana karşı sevgimizin artmasını sağlayacaktır. Yaşanan büyük aşklara baktığımızda göreceğimiz şey âşıkların birbirlerine karşı yaşadıkları duygu yoğunluğudur. Sevgi ve aşklar karşılıklı olduğunda bulaşıcılık ilkesi ile katlanarak daha da çoğalmaktadırlar.

Uzun bir süre aynı çatı altında bulunan insanlarında bir süre sonra ortak duygular geliştirdiğine birçok kez şahit oluruz. Evliliklerde de eşlerin duygular yönünden benzeşmeleri beklenen ve yaşanan bir durumdur. Eşlerden biri bir diğerini çok kıskanıyor ise ilerleyen zaman içinde diğer eş de eşine karşı yoğun kıskançlık duyguları gösterecektir. Ya da her şeyden kaygı duyan bir eşiniz var ise bir süre sonra sizinde kaygı düzeyiniz artabilir. Tıpkı bunun gibi çalışma hayatınızda da çevrenizde bulunan insanların duygularının size bulaştığını kendinizde gözlemleyebilirsiniz. Çok heyecanlı bir yöneticiniz var ise onun heyecanını zaman içerisinde sizde taşır hale gelirsiniz.

            Liderlerin büyük kitleleri etkilemesinde ve harekete geçirmesinde de duyguların bulaşıcılığı ilkesini görebiliriz. Kalabalıklara hitap eden bir liderin ses tonunda ki hiddet ifadesi kalabalıklara da anında yansıyacaktır.

            Aynı şekilde bir tiyatro gösterisi için de bu durum geçerlidir. Gösteriyi izleyen kişiler oyuncunun sergilediği duruş ifadesiyle bir anda gülümseyip bir anda da hüzünlenebilirler. Burada da duyguların bulaşıcılığı ifadesiyle sahnedeki oyuncunun tüm salondaki izleyicilere o anda taşıdığı duyguları yaydığını gözlemleyebiliriz.

İster profesyonel iş ilişkilerimizde isterse de özel ilişkililerimizde kurduğumuz iletişim tarzımız çok önemlidir. İletişimimize yön veren unsurların başında da duygularımız gelir. Adeta duygularımız iletişim şeklimize renk katar. Mutluysak çevremizdekilerle güler yüzle konuşuruz. Öfkeli isek gergin bir yüz ifadesiyle söze başlarız. İnsanları kızdırmak istiyorsak çevremize kızgın bakışlar atabiliriz, aksine insanları mutlu etmek istiyor isek de yanı başımızdakilere olumlu duygularla yaklaşabiliriz. Dolayısıyla iletişimde duygular oldukça önemli bir role sahiptirler. Mevlana’nın da dediği gibi; “Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.” 

Sizlerde her gün çevrenizde güler yüzlü insanlar görmek istiyorsanız, yüzünüzden gülücük eksik etmeyin ve içinizdeki tüm güzel duyguları karşınızdakilere bulaştırın. Ayrıca unutmayın ki mutluluklar paylaştıkça çoğalır. O yüzden taşıdığımız pozitif duygularımızı hiçbir zaman kendimize saklamayalım ve onları başkalarına bulaştırmaktan asla çekinmeyelim.

Yücel SÖZER
Uzman Psikolog


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder