24 Haziran 2016 Cuma

LAL YAŞAM

tuna.lalkulturveyasam@gmail.com

1 yorum:

  1. KRİSTAL canlı bir varlıktır
    N. Tesla

    Fizikte, birbirini kopyalayan yapılara kristal denir.
    ✴ Hepsi aynı frekansta haberleşirler ve aynı bilgiyi içerirler.
    Birlikte aynı şarkıyı dillendirirler .
    Bu bakış açısı ile VÜCUT bir biyolojik, bio-kimyasal, biyonik KRİSTALdir. Öyle bir kristal ki, düşünce ve bilinçlenme ile
    kendini farklı titreşimlere, uyumlayabilmektedir.
    Hatta GAIA’nın doğal titreşimi ile otomatik olarak da,
    eski bilgilerini bırakıp, yeni bir bilgi ve titreşim seviyesine girebilmektedir.
    Kristal, birbirini tekrar eden,
    atomik, moleküler ve iyonların oluşturduğu bir yapıdır.
    Kristal, madde dünyasında
    bir rezonans, titreşim veya doğal bir sabit salınım ile anımsanır.
    Bu benzetme ile insan DNA’sının, lisanının,
    kendini tekrar eden hücre bilgisine bakılarak,
    insanın yapısının da kristal benzeri olduğu söylenebilir.
    Her hücre aynı lisanı,
    DNA dilini konuşmaktadır.
    Günümüzde pek çok şifacı
    hem mekan temizliğinde hem şifa çalışmalarında
    ametist, kuartz gibi kristalleri kullanmaktadır
    Her çarka ayrı bir frekansta, farklı kristal,
    taş, renk veya düşünce yapısı ile akord edilir.
    KRİSTALLER CANLIdır.
    YERYÜZÜ CANLIdır.
    Kristalin yapısının bozulması,
    maddenin tümüyle farklı bir şekil alması veya dağılıp gitmesi anlamına gelir.
    Bu da doğadaki tüm düzeni bozacak,
    tanıyıp bildiğimiz pek çok maddeyi ortadan kaldıracaktır.
    Mineraller aleminin en yüksek titreşim seviyesine sahip olan
    Kristaller
    Dünya gezegeninin epifiz bezidir.
    Demir, uzayda en çok var olan elementlerden birisi olup,
    yerkabuğunda %5,06 oranında bulunur.
    Genel olarak yerkabuğunda bulunan demir filizleri (cevherleri)
    hematit, limonit, götit, magnetit, siderit ile pirittir.
    Dünyanın çekirdeğinin de büyük oranda
    metalik demir nikel alaşımından meydana geldiği düşünüimektedir
    Magnetit, ferrimagnetik,
    demek ki mıknatıs özelliği olan
    doğal demir oksidi bir mineraldir
    Magnetit kristalleri, bazı bakterilerde
    (örnekse Magnetospirillum magnetotacticum),
    arıların, termitlerin, balıkların, bazı kuşların (örnekse güvercinlerin)
    VE İNSANLARIN BEYİNLERİNDE bulunmuştur.
    Bu kristallerin, yerkürenin magnetik dalgalarıyla ilişkili olduğu düşünülmektedir.
    Magnetit kristalleri birer navigasyon aleti olarak iş görür.
    Tıptaki ilerlemelerle
    İnsanın da beyninde bu kristallerin varlığı gösterilmiştir.
    İnsan bedeninde elektrik akımlarının olduğu bir süredir bilinmekteydi.
    Sinir sistemi içerisinde yer alan bu akım;
    bedenin kendi kendini regüle etme(düzenleme) yollarından birisidir.
    Kanın tuzlu solüsyonu sayesinde
    elektrik akımı,
    dolaşım sistemi içinde kalpten de akar
    ve elektrik akımı için bir yol oluşturur.
    Kalp elektriğinin, bedenin her yerine akmasını sağlayan
    kan damarları 84.000 km’ den uzundur.
    Elektrik akımı, bedendeki bütün hücrelere girer çıkar.
    Bedenin birçok hücresi
    aslında sıvı kristaller taşımaktadır.
    Canlı kristaller,
    hücre zarında,
    sinirlerin miyelin kılıflarında
    ve birçok başka yerde bulunur.
    Üzerlerinde basınç oluştuğu zaman
    bütün kristaller,
    piezoelektrik etkisi üretir.
    Bu durumda,
    bedendeki sıvı kristaller,
    sürekli olarak elektrik akımı üretmeye başlar.
    Lazerde bütün frekansların belli bir alan içinde uyumlu olması gibi,
    akımlar da genellikle uyumludur.
    Lazer benzeri titreşimler ,bedende yol alır.
    Aynı zamanda çevreye de ısı verir.
    Bu akla, potansiyel şifa etkileşimini getirmektedir.
    Davula vurulduğu zamanki oluşan basınç gibi
    bedenin dokuları etkileşime girer.
    Ritmik elektrik akımları ve alanları oluşur.
    Titreşimler, bu dokuların biyolojik faaliyetini etkiler.
    Topraktan gelen
    ve gökkuşağının tüm renklerini içinde barındıran kristaller,
    şifa dağıttığına inanılan taşların belki de en önemlileri.
    KRİSTALLER Birer enerji yumağı olduklarına inanılır..
    O YÜZDEN ŞİFA ÇALIŞMALARIMIZDA KRİSTALLERİN GÜCÜNDEN YARARLANMAKTAYIZ.
    Bu çalışmaya Lithotherapy adı verilmektedir...

    YanıtlaSil